Konsere giderken |
Ehe ehe inanmadınız siz de değil mi? Stephansplatz'ta rüzgar gibi koşup konser salonunu bulmaya uğraştık, zaman yönetimimiz yerlerdeydi anlayacağınız. Sena'nın fotoğraf makinesinin koruyucu lensi de kırılmıştı üstelik.
Figaro Salonu, Palais Palffy |
Kızlar Avustralyalı olmayan yakışıksız amcaya yol sorarken |
Viyanalı Şaban ve dans eşi hoş kız |
Maestro, kemancı çocuk, kemancı kız, havalı ergen |
Şüheda'nın fotoğraflarımızda bol bol yerini alan sarı şemsiyesini orada unuttuktan sonra Freud'un çokça ziyaret ettiği bir cafeye oturduk, Cafe Griensteidl'a. Ben hemen melange'ımı söyledim, tatlı olarak da sachertorte yerine ona benzer Mozart'lı bir şey istedim. Tatlı çok iyi değildi ama kahve güzeldi.
Freud'un sık gittiği cafe |
Melange ve mozart torte |
Sonrasında bende takat kalmadığından ve ertesi gün Prag'a gideceğimizden kızlardan önce evin yolunu tuttum gene. Metro peronlarının oradaki geç saatlere kadar açık marektten kahvaltılık bir şeyler aldım hatta. Bizim evin oradaki dönerciden patates alırken adamla sohbet ettim. Eve geldim, bir şeyler atıştırıp uyudum. Ama bizim kızlar o arada kendilerini nasıl bir şeye bulaştırmış...
Figaro Salonu, Palais Palffy |
Figaro Salonu, Palais Palffy |
Figaro Salonu, Palais Palffy |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder