11 Aralık 2006 Pazartesi

Rüya

bir hayata sığmazdı belki
gönlümdeki müteferrik tutkular
perde açmazdı gözlerimde
içimde oynadığım şaşkın tiyatrolar
gözüm kapalı gezerken arzın ıssız vadilerinde
illa gerek yoktu sûr'a üfürmesine
israfil'in
beni yaşayan bir ölümden geriye
bir rüyaya uyandırmak için

***

26 Kasım 2006 Pazar

Wild World

Now that I've lost everything to you
You say you wanna start something new
And it's breakin' my heart you're leavin'
Baby, I'm grievin'

But if you wanna leave, take good care
I hope you have a lot of nice things to wear
But then a lot of nice things turn bad out there

Ooh, baby, baby, it's a wild world
It's hard to get by just upon a smile
Ooh, baby, baby, it's a wild world
I'll always remember you like a child, girl

You know I've seen a lot of what the world can do
And it's breakin' my heart in two
Because I never wanna see you a sad girl
Don't be a bad girl
But if you wanna leave, take good care
I hope you make a lot of nice friends out there
But just remember there's a lot of bad and beware
Beware

Ooh, baby, baby, it's a wild world
It's hard to get by just upon a smile
Ooh, baby, baby, it's a wild world
I'll always remember you like a child, girl

La-la-la la la...
Baby, I love you
But if you wanna leave, take good care
I hope you make a lot of nice friends out there
But just remember there's a lot of bad and beware
Beware

Cat Stevens

gece

Gece uyumakla biter mi
Hece söylemekle yiter mi
Tüm cihan yekvücut olsa
Acı paylaşmakla diner mi

Gece söyleşmekle bitermiş
Hece denilse de yitmezmiş
Tüm cihan yekvücut olsa da
Acımı senin kadar dindiremezmiş

1984 - iki

Güneş
belirse gökte
puslu aydınlığıyla yorgun argın
oyunlar oynasalar bana
kafamın içindeki sesler
görmediğim yerlerden bahsetseler
duymadığım nağmelerden
ve adı unutulmuş şehirlerden

24 Kasım 2006 Cuma

beyit

Beşeri insan yapan kederi, elemiyle
Bir yazar intikamını alır kalemiyle

23 Kasım 2006 Perşembe

daralan vakitler

yanakları saçları gözleri yanmış
zehirli gaz bombaları
yılan gibi sokmuş yalamış gövdelerini
ağızları, küçücük dilleri yanmış
bütün beyrut sapsarı kalmış
sanki anlamak imkansız
başları
paletlerle ezilmiş babaları
yahudi doğramış analarını
binlerce çocuk topların betonların altında

24 Ekim 2006 Salı

tenin tenime değmesin ne gam

en sade ama en içtendi
kıskanışım seni
ama en güzeli, bilmeyişindi
kıskandığımı, sevdiğimi
geceler boyunca, rüyalarımda
yüzünü izlediğimi.

tenin tenime değmesin ne gam
gözlerinde uyuyabileyim, kâfi
bütün ışıklar söndüğü zaman
hayalin aydınlatıp geceyi
sesini ninni gibi duyabileyim, kâfi

görkem özdemir

30 Eylül 2006 Cumartesi

nesir peruk

Bu hikaye şiir olmayıp perukla
dolaşırdı koridorlarda
şiir olmayıp saçla
dolaşırdı salonları
hikaye manzum olmayıp
nesirle karışırdı
okyanusları kafasında
dokuyanların kafasında
karışırdı başka tanzimlerle
perukla arası
açılırdı yakınları arasında

Bu şiir hikaye iken aslında
anlatanı tiyatro bilir adamdı
onu şiir diye yazsa
okuyanları onu anlardı
hikaye diye yazsa
onu anlar
yazdığını anlamazdı


bünyamin yıldız

27 Eylül 2006 Çarşamba

Taştın yine deli gönül
Sular gibi çağlar mısın?
Aktın yine kanlı yaşım
Yollarımı bağlar mısın

Nidem elim ermez yâre
Bulunmaz derdime çâre
Oldum ilimden avâre
Beni burda eğler misin

24 Eylül 2006 Pazar

umarsız işler

gözlerimin önünde
kayıyorsa yüzün
içini kapladıysa
çaresiz, umarsız bir hüzün
insan kalbi buna değer
diyorsa çizgileri soluklaşmış hayaller
yüreğinde riyasız yaşıyorsan eğer
kaybolduğunda varsa seni tutacak bir el
ya da samimi bir çağrı “gölgelerden bana gel”
yahut bir tebessüm, elmasın delemediği zırhları delen
bir bakışla, bir sözle yetinmeyen
kalpleri tatmin edecek derecede içten
veya bir şarkı, seni okyanus derinliklerinden çıkartacak
saçını okşayacak, yüreğine sarılacak, gözlerine dokunacak
kıskandıracak cennetin en kuytu köşelerini
ve sana bağlılıkla edecek tüm yeminlerini
“bu burada bitmeyecek” derken parıldayacak gözleri
sen bu ahitlerle sarhoş düşmüşken
sessizce gidiverecek hiç fark ettirmeden
cehennemi yaşatacak sana, bedel arzulayacak
merhaba derken vedasını hazırlayacak
ve gün gelip fark ettiğinde onun yokluğunu
boş kalan o yerin dinmez soğukluğunu
akacak olursa eğer birkaç damla göz yaşın
o zaman
içine işleyecektir
bu umarsız yanlışın

7 Ağustos 2006 Pazartesi

İntihar Öyküleri -1

Sıcak, tokalaşmak için elini tutmuş ve bir daha bırakmamış münasebetsiz bir yeni tanıdık gibi etrafını çepeçevre kuşatmışken uzun süredir gitmediği dairenin kapısında buluvermişti kendisini. Çantasının gizli köşesinden anahtarı çıkardı, metalin çıkardığı tıkırtıyı iç huzuruyla dinleyerek içeri girdi. Kalın çelik kapıyı savurarak örtünce karşısında onu buldu. Ondan önce gelmişti. Yüzünde anlaşılmaz donuk bir ifadeyle ona bakıyordu. Çantası elinden yavaşça düşerken holde yankılanan tek ses onun yumuşak pıtırtısıydı. Donuk yüzlü içeri girene baktı bir müddet. Sonra yavaşça işaret parmağıyla çantayı gösterdi. İçeri giren, etrafına baktı, kapıya yaslandı, gözlerini kırparak çantaya uzandı, orta gözü açtı, içinden silahı çıkardı, beynine dayadı, ve tetiğe bastı.

***