30 Haziran 2012 Cumartesi

3. Gün: Viyana. Bölüm II

Yağacağını ne zamandır alenen açık eden yağmura Schwarzenbergplatz 'ta yakalandık. Tedbir kraliçesi şahsımda bile şemsiye yoktu ne yazık ki :( Koştura koştura Ubahn durağına gittik, arada benim kas gevşetici ihtiyacımdan apothek de bakındık ama erken kuşlar şehrinde o saatte açık eczane bulamadık tabii. 
Metro durağı kazılırken eski bir ibadethane bulunmuş, minik bir camdan onu gösteriyorlardı:
Virgilkapelle
Virgilkapelle tanıtımı










29 Haziran 2012 Cuma

3. Gün: Viyana. Bölüm I

Cuma sabahı karga kahvaltısını etmeden evden çıktık demeyi çok isterdim, ama gece geç saatlere kadar kaldırımları arşınlayınca sabah uyanmak da hayal oluyor. 6 kızın aynı evde aynı banyoyu kullandığını da hesaba katarsak sabah ne kadar erken kalkılırsa kalkınsın çıkışımız en erken 11 oluyordu. Bu yüzden Leyla ve ben Prag, Budapeşte ve Bratislava turlarımız için bilet almak için diğerlerinden erken çıkarak Westbahnof'a gittik. Ama bu hikayeyi başka bir yazıda anlatacağım.Turumuzun 3. günü yine Viyana'daydık, bu defa bir müze ziyaretiyle devam ettik şehri keşfetme turumuza. Naturalisches Historisches Museum bizi dinazorların geri dönüşüyle karşılıyordu.
Doğa Tarih Müzesi'nden Fotoğraflar

17 Haziran 2012 Pazar

Naif Aşk

Film izlemeyi sevmem, kısa sürüyorlar, çabuk bitiyorlar, tez tükeniyorlar. Yalnız başıma film izlemeyi hele hiç sevmem. Ama Tinker Tailor Soldier Spy çıktığında (Türkçe: Köstebek) arkadaşımı çekiştirip götürdüm. [Fotoğrafa kadar yazacaklarım spoilerımsılar içerebilir.]
Filmin detayını, anlaşılmasının güçlüğünü sinefillere bırakıyorum (eklemeden geçme notu: film zor falan değildi). Ben bugün feminen davranacağım, yalnızca ve yalnızca, George Smiley'nin karısına duyduğu naif aşkı dile getireceğim. Kendisini aldatıp terk eden kadın, herşey bittikten sonra kendisine geri döndüğünde bile onu görmenin heyecanıyla sendeliyor ve ilk yaptığı ona elini uzatmak oluyor. Çünkü o aşık, naif bir aşık, ilişkisini karşılıklı güçler savaşı üzerine değil, sevdiğinin yanında olup olmamasına göre kuran bir aşık. 
Şöyle bir post yazmışım eskiden, neden kızların Mr Darcy'ye vurulduğunu anlatmak için. 
George Smiley aşk serüveninin başlangıcında böyle heyecan ve aşk dolu muydu bilmiyorum, ama geldiği noktanın naif aşk olduğu kesin. Aldatılıp da intikam almaya kalkışanlara lafım yok, ben olsam büyük ihtimalle ben de bağırır çağırır ortalığı yıkarım. Ama naif aşık bunu muharebede kurşun yemiş gibi kabulleniveriyor işte, ve sevgilisi geri döndüğünde hissettiği kırılan gururu değil, ona kavuşmanın heyecanı oluyor.

Yazımızı naif aşkla ilk kez karşılaştığım şarkıyla, Cat Stevens'ın Wild World'üyle bitirelim ama bu defa cover Skins camiasından gelsin: 



2. Gün: Viyana. Bölüm III.

Freud'a veda ettikten sonra yemek yediğimizi yazmıştım. Çıktığımızda yerler ıslaktı, hatta hafif hafif yağmur atıştırıyordu. Leyla&Nehir kardeşlerin çizgisini takip ederek Votivkirche'yi ziyaret ettik önce. Ki gerçekten ziyaret ettik, kilise boştu, dua eden kimse yoktu biz de gönlümüzce fotoğraf çekip, vaftiz suyuna bakıp çeşitli pozlar verdik. 


Viyana sırılsıklam
Votivkirche
Vaftiz suyu

11 Haziran 2012 Pazartesi

Öldürmeyen Her Darbe...




...beni güçlendirmez, için için içimi oyar :P Bugün ikinci Japonlarımla skype'tan konuştum, mülakatın ortasında annem içeri daldığı ve ben de zaten umutsuzluk ve heyecandan mafiş durumda bulunduğum için çokça saçmaladım sanki. Bu defaki anaokuluydu, önceden bahsetmiştim. Müdür, Uchino-san, çocukların başka kültürlerden insanlar tanımasını ve alışık olmasını istiyormuş, daha önce Alman bir kız staj yapmış orada. Kamera açalım diyene kadar mutlu mesut konuşuyorduk, sonrası işte benim tahayyülüm de olabilir, olmayabilir de. Sosyal Psikoloji'de bununla ilgili bir tabir vardı, ama şimdi kitaptan bakmaya üşeniyorum. Sosyal Psi demişken hocalar hala notları açıklamadı, son gün de Perşembe halbuki, pehey. 
Neyse, bu yaz Japonya'ya gidemezsem bol bol çeviri yapacağım sanırım. Kanal aradı ama anlaşmasız çalışalım diyor, bu Cuma da Yayınevi'ne gidip yeni kitap alacağım ve paramın bir kısmını! Aiesec'ten de sıkıştırıyorlar başka ülkelere başvur diye ama ben baktım bana uyan hepi topu 20 yer vardı ve hepsi de uzun süreli stajyer arıyordu :/
Sınavlar bittiği için Viyana'ya kaldığım yerden devam edebilirim ama, umarım yine kabız gibi yazmam, sorry guys.


fotoğraf: schönbrunn sarayı, viyana

6 Haziran 2012 Çarşamba

Sleep is for Pussies



Hani böyle yapacak bir sürü işin vardır ama yoktur da. Hah işte şimdi tam böyle bir durumdayım.
Finallerimin bitmesine bir sınavım kaldı, Cuma Fizyoloji'ye gireceğim ve ikinci seneyi hayırlısıyla öğretim açısından kapatmış olacağım. Sonra staj mıtaj geyikleri var ama (Japonya'da değil, buradaki zorunlu stajım) yıpratıcı olmayacak sonuçta. Bugünkü sınava hazırlanmak için dün gece 4 saat yattım, sonra kalktım biraz daha ders çalıştım, sınava girdim, akşam işe gittim. Şimdi de uyumamak için internette direniyorum ama bakacak hiçbir şey yok. 9Gag postlarının hepsini okumuşum, bizim sitede savrulmuş bir iki yaprağa bakmışım, takip ettiğim az sayıdaki blogu, twitterı, facebooku taramışım. Hah şimdi mal gibi kaldım ne yapacağımı şaşırdım. Beynim ders çalışamayacak kadar yorgun. Person of Interest'e yeni başlamış, Fairy Tail'i de yarıda kesmiştim ama onları izlersem bırakamam, Cuma günkü sınavı atlatmak istiyorum. 
Ne yapayım ben şimdi ya?


NOT: Japonya'daki anaokuluna bakan Aiesecçi kızla Pazartesi Skype'tan konuştuk, haftaya da ben, o ve okulun müdürü konuşacağız. Sonra karar verecek işte adam beni alıp almayacağına. Ne için dua edeceğime karar veremiyorum.


fotoğraf: prag, çek cumhuriyeti