30 Eylül 2006 Cumartesi

nesir peruk

Bu hikaye şiir olmayıp perukla
dolaşırdı koridorlarda
şiir olmayıp saçla
dolaşırdı salonları
hikaye manzum olmayıp
nesirle karışırdı
okyanusları kafasında
dokuyanların kafasında
karışırdı başka tanzimlerle
perukla arası
açılırdı yakınları arasında

Bu şiir hikaye iken aslında
anlatanı tiyatro bilir adamdı
onu şiir diye yazsa
okuyanları onu anlardı
hikaye diye yazsa
onu anlar
yazdığını anlamazdı


bünyamin yıldız

27 Eylül 2006 Çarşamba

Taştın yine deli gönül
Sular gibi çağlar mısın?
Aktın yine kanlı yaşım
Yollarımı bağlar mısın

Nidem elim ermez yâre
Bulunmaz derdime çâre
Oldum ilimden avâre
Beni burda eğler misin

24 Eylül 2006 Pazar

umarsız işler

gözlerimin önünde
kayıyorsa yüzün
içini kapladıysa
çaresiz, umarsız bir hüzün
insan kalbi buna değer
diyorsa çizgileri soluklaşmış hayaller
yüreğinde riyasız yaşıyorsan eğer
kaybolduğunda varsa seni tutacak bir el
ya da samimi bir çağrı “gölgelerden bana gel”
yahut bir tebessüm, elmasın delemediği zırhları delen
bir bakışla, bir sözle yetinmeyen
kalpleri tatmin edecek derecede içten
veya bir şarkı, seni okyanus derinliklerinden çıkartacak
saçını okşayacak, yüreğine sarılacak, gözlerine dokunacak
kıskandıracak cennetin en kuytu köşelerini
ve sana bağlılıkla edecek tüm yeminlerini
“bu burada bitmeyecek” derken parıldayacak gözleri
sen bu ahitlerle sarhoş düşmüşken
sessizce gidiverecek hiç fark ettirmeden
cehennemi yaşatacak sana, bedel arzulayacak
merhaba derken vedasını hazırlayacak
ve gün gelip fark ettiğinde onun yokluğunu
boş kalan o yerin dinmez soğukluğunu
akacak olursa eğer birkaç damla göz yaşın
o zaman
içine işleyecektir
bu umarsız yanlışın